İHH İnsani Yardım Vakfı, ‘’Mahallene ve Okuluna Sahip Çık! Uyuşturucuya Hayır!’’ başlığı altında Türkiye’de son 4 yılda hızla yayılan uyuşturucu ve madde bağımlılığı sorununa dikkat çekmek, sivil toplum ve kamu kurumları işbirliğinin arttırılması ve toplumda duyarlılık bilincinin geliştirilmesini hedefleyen bir dizi konferans serilerine başladı. Konferansın ilki Trabzon İHH, Ortahisar Belediyesi ve Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü'nün organizasyonuyla Trabzon’da başladı.
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay, Ortahisar Belediyesi Çok Amaçlı Salonu'ndaki konferansta, çevrelerinden gelen tepkiler, tavsiyeler ve istekler doğrultusunda uyuşturucu ile mücadele konusunda çalışma başlattıklarını söyledi.
“Bağımlılık bir hastalık”
Uyuşturucu ile mücadele kapsamında 2016 yılında Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk ve Kosova'da bir dizi faaliyet yürüttüklerini anlatan Atalay, bu ülkelerdeki okullarda dağıtılmak üzere uyuşturucuyla ilgili Arnavutça ve Boşnakça kitaplar bastırıldığını belirtti. Türkiye'de 2010 yılından itibaren uyuşturucu konusunun dikkat çekici şekilde gündeme geldiğine işaret eden Atalay, "Arkadaşlarımızın çocuklarının dahi uyuşturucunun esiri olduğuna şahit olduk. Bağımlı olduktan sonra bir kişinin tedavi edilerek sağlığının yerine getirilmesi çok zor. Bağımlılık bir hastalık, bunu kabul edelim. Avrupa'da bağımlılarla ilgili yapılan birçok çalışmayı incelediğimizde, yüzde 90'ı tedavi olduktan sonra tekrar eski haline dönüyor. Uyuşturucu sorunu küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sadece bizde değil tüm Avrupa ve dünya ülkeleri bu problemle mücadele ediyor. Yani bağımlılık çok ciddi hastalık. Önemli olan bağımlı olmadan önce önleyici neler yaparız" diye konuştu.
Uyuşturucu kullanan insan sayısının Türkiye'de 1 milyon 700 bine ulaştığını vurgulayan Atalay, şöyle devam etti:
"2010 yılında Türkiye, sentetik olarak bilinen 'bonzai' dediğimiz zehirle tanıştı. Bunun çok ciddi boyutlarda olduğunu artık kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye gençliği uyuşturucu tehdidi altında. Bundan 15 sene önce Türkiye'nin 21 ilinde uyuşturucu vakaları görülürken, bugün 47 şehirde rastlıyoruz. Cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların yüzde 22'si uyuşturucu satıcısı ya da uyuşturucu suçundan içeride bulunuyor. 2015 ve 2016 yıllarında hastanelere giderek 'ben tedavi olmak istiyorum' deyip tedavi olma imkanını bulan bağımlı sayısı ise 700 bin."
"Yüzde 48'i arkadaş çevresinden"
Atalay, uyuşturucu ile mücadelede sivil toplum kuruluşları, vakıflar ve kamu kurumlarının önemli potansiyeli bulunduğunu dile getirerek, kullanıcıların yüzde 48'inin arkadaş çevresinden, yüzde 23'ünün ise meraktan başladığını kaydetti. Uyuşturucu ile mücadelenin iki ayağı bulunduğunu anlatan Atalay, şunları söyledi:
"Birincisi sivil toplum örgütleri, vakıflar ve dernekler. Türkiye'de 80 bin civarında aktif faaliyet gösteren dernek, vakıf var. Bunun yanında kamu ve yerel yönetimler. Bugün Türkiye'de 32 bin mahalle, 18 bin köy olmak üzere 50 bin muhtarımız var. Ortaöğretimde 62 bin okul, 1 milyona yakın öğretmenimiz bulunuyor. Ayrıca 86 bin camimiz, 117 bin din görevlimiz var. Bunların hepsi mahallelere hitap ediyor. Mahallelere hizmet veren en önemli iki kurumdan birincisi okul, diğeri cami. Diyanet ve Milli Eğitim bu işin üzerine düşerse biz bunun altından kalkarız."
Fiziki davranışlar izlenmeli
Trabzon İl Halk Sağlığı Müdürü Prof. Mustafa Yılmaz ise ailelerin çocuklarına özellikle yakın ilgi göstermesi, okul ve ergenlik süreçlerinde psikolojik hallerinin takip edilmesi, fiziki davranışlar ve arkadaş çevresinin muhakak izlenmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, son olarak kültürel etkinliklerin gençlik için zararlı alışkanlıkları önleyici etkisini hatırlattı.